Dünya üzerinde internete erişimi olan, ülkeler hakkında az çok genel bilgisi olan, yeni yerler keşfetmeye ve yeni insanlar tanımaya meraklı birine ‘Nerede yaşamak istersin?’ diye sorsanız hiç şüphesiz %90’ı ilk üç tercihinden birine Avustralya cevabı verecektir.
Avustralya benim de geldikten sonra dikkatimi çektiği ölçüde ekonomik fırsatlar, yaşam kalitesi, eğitim olanakları, sakin ve huzurlu hayat standartları ve genel olarak istikrarlı tarzı ile aklı başında herkesin yaşamak isteyeceği bir ülke izlenimini uyandırıyor. Çeşitli milletlerden ve kültürlerden oluşan demografik yapısı, toplum içinde göçmen oranının çokça olması, ülkeyi renkli kıldığı kadar sizin yabancı hissetmenizin de önüne geçiyor. Bir de buna doğal güzellikleri ve kendinizi kolayca tabiatın kollarına bırakabileceğiniz sayısız doğal alan eklenince, kişi sanki dünyada cenneti bulmuşum hissine kapılıyor.
Avustralya’ya gelip yerleşmemin akabinde başta yakın çevremden olmak üzere, bir süre sonra sosyal medya ve çeşitli mecralardan görenlerin de ulaşması ile sıkça aldığım soru ‘Ben de oraya nasıl gelebilirim’ oldu. Bunu doğal karşılıyorum çünkü herkesin bildiği bir şeyi (Avustralya’da yaşamın cazibesini) artık yakınları olan benim tarafımdan bizzat görerek teyit etme imkanları olmuştu. Başta bu soruya yeteri kadar donanımlı ve detaylı cevap veremesem de çevreme yardımcı olma ve gelen sorulara cevap bulma arayışımla, çeşitli konular hakkında bilgi sahibi oldum. Ancak buna cevap bulmak, bulsanız bile doğru şekilde başvurmak ve uygulamaya almak gerçekten zor konular ve bir bilenin danışmanlığında yürütülmediği takdirde olumsuz sonucu görme ihtimalinizin çok kolay olduğu bir süreç. Bu yüzden bir uzman danışman tarafından sürecin yürütülmesi ve evrak temin edilmesi her şeyin başında geliyor.
Aslında konu özellikle bir hukukçu olarak bizzat benim hukuk aleminden de yabancı olmayacağım bir şekilde, kişinin talep ettiği hakkı alabilmesi ve bunun delillendirilmesi ile alakalı. Avustralya’ya göç etmek isteyen birisi:
- Önce kendine en uygun vize tipini seçmeli veya doğru vize tipi için yönlendirilmeli,
- Seçilen vize tipinin gerekliliklerini sağladığından emin bir şekilde, bu hakkı elde etmesine yarayacak doğru delilleri ve evrakları temin etmeli ve bunları devletin istediği düzende sıralamalı ve doldurmalı,
- Bu hak talebi ve delillerinin beyanında kanunda öngörülen sürelere ve diğer koşullara uymalı,
- Başvuru süreci ve dikkat edilmesi gereken tüm diğer detaylara da hakim olunmalı,
- Eksik veya hatalı bir işlem ile karşılaşıldığında ne gibi önlemlerin mevcut olduğunun ve nasıl reaksiyon alınacağının bilinmesi.
Evet, böyle sadece genel beş madde halinde yazınca her ne kadar göze kolay gibi görünse de; bunların kararları, evrak teminleri, düzenlenmesi, ilgili devlet birimlerine uygun tarihler içinde gönderilmesi bunların başkaca birçok alt maddeleri halinde süreç gereğinden fazlaca bir öneme sahip oluyor. Çünkü tüm bu süreçte yapılabilecek en ufak bir hata, kişinin vize talebine red sonucu alması ve bunun geri dönüşünün çok zor olmasına sebep olabiliyor. Böyle bir sonuçla karşılaşılmadan evvel doğru yerlerden bilgi alışverişi sağlanması, danışmanlık alınması ve süreç takibi talebi en doğru karar olacaktır. Bu sayede gömleği baştan doğru iliklemiş oluyor ve sonraki düğmeleri de doğru bir şekilde devam ettirebiliyorsunuz. Maalesef ki, Türk halkı olarak, bir şeyi kendimizin yapabileceğimize inancımız tam bir şekilde yola çıkıyoruz. Ancak, gerek Türk mahkemelerinden gerek buradaki başvuru işlemlerinden gördüğüm kadarıyla kişi ancak belli noktada tıkandığı ölçüde doğru adres arayışına giriyor. Bu bazen geri döndürülebilir bir hatayı telafi etmesini sağlasa bile, çoğu zaman artık iş işten geçmiş oluyor. İşte böyle durumlar uzmanların da elinden bir şey gelmeyeceği ve hak kaybının önüne geçilemeyeceği durumlardır. Aslında çok basit gibi görünen işinin ehli biri tarafından atlanmayacak bir detay veya tek bir belge ile sürecin tüm gidişatı olağan akışında olması beklenecekken, yerine getirilmemiş bir basit evrak bile kişiyi Avustralya hayallerinden mahrum bırakabiliyor.
Bir diğer geçerli husus da her hukuk camiasında olduğu gibi Son Okuyanın En Çok Kazanacağı’dır. Hukuk alemi kanunlar üzerine inşa edilir. Bir kanun içindeki maddeler, genel ve özel olmak üzere ilgililerin yararlanacağı ve çözüm bulacağı şekilde meseleyi açıklar. Tabii ki dünyanın hiçbir yerindeki kanun koyucu bir gün değişmesi için bir kanunu düzenlemez. Yaptığı kanunun mümkün olduğunca yürürlükte kalmasını hedefler. Ancak gelişen teknoloji ve değişen koşullar zaman içinde o kanunun veya bazı maddelerinin değişmesini gerekli kılabilir. Avustralya’da ise herkesin bileceği üzere göç üzerine olan kanun ve regülasyonlarda başa geçen hükümetin göçmen politikası üzerinde tasarrufu merak konusu oluyor. Hatta seçim zamanı partilerin yeni göçmen niteliğini ve sayısını belirlediği propagandalar seçim sürecinde halk nezdinde bile inceleniyor. Buna bağlı olarak her dönem ve ara dönemlerde siyasilerin bu konular hakkında en uygun politikaları uygulaması beklenmektedir. Bu da Göçmenlerin ve adayların hepsini niteleyecek kapasitede değişikler demektir. Bu yüzden son okuyanın çok kazandığı her hukuk aleminde vazgeçilmez bir gerçektir. Hükümet politikalarını, göç kanununda olan değişiklikleri ve uygulamadaki farklılıkları en güncel biçimde takip eden göç ajansları ve uzmanları, adaylarının başvurularını en çok olumlu sonuçlandıranlardır. Bu da onların olumlu sonuç yüzdelerini arttırdığı gibi, çevreye yansıyan ve yayılan itibarları ile kendilerine farklı birçok açıdan pozitif bir geri dönüş sağlamaktadır. Netice itibariyle her ne kadar Avustralya'nın göç politikaları genellikle göçmenleri teşvik eder nitelikte olsa da, kişini başvuracağı göç tipine ilişkin en doğru ve güncel bilgileri alması için bir uzman tarafından danışmanlık alması şarttır.
İnsanların bu ülkeye kalıcı olarak gelip, vatandaş olmak istemesine saygı duyduğum kadar, başkalarının da bu ülkeye gelip eğitim almasına ve ülkelerine dönüp daha donanımlı bir şekilde orada fayda sağlamak istemesine aynı saygıyı duyuyorum. Kişi tabii ki kendince en doğru bulduğu ve yaşamak istediği yeri seçmelidir. Bu Avustralya olabileceği gibi anavatanı ve geldiği yer de olabilir. Ancak buraya gelen genel itibariyle uzun vadeli hedefler ile yola çıkmış kişidir. Uzun vadeli buraya adım atan kişinin ise kendini burada kalıcı bir takım yasal haklara kavuşturacak en doğru yolu seçmesi gerekir. Ve genellikle Avustralya’ya gelen vatandaşlarımız bu neticeye giden yollar hakkında pek bilgi sahibi değildir. Aynı zamanda kişi eğer öğrenci olarak bu ülkeye giriş yaptıysa, kendisini öğrenci olarak bu ülkede kalacağı bir çarkın içinde bulabilir. Bu konuda okullar ile gerektiği zaman yolların ayrılması ve kişinin doğru planlanmış bir eğitim sürecinin ardından daha aktif ve işe yarar adımları atması gerekir. Bu da kalıcı çözümlere giden yollarda doğru ajans ve göç hukuku uzmanı seçimi için en önemli kriterlerden biri olmalıdır.
Sonuç itibariyle Avustralya gerçekten çeşitli kültürleri kucaklayan, sonsuz doğal güzellik barındıran ve sayısız birçok olumlu özelliği mevcut dünyada yerleşim için en çok rağbet gören ülkelerdendir. Buraya gelmesi elbette zor olmakla birlikte, burada kalınması da bir o kadar meşakkatli bir yol içerir. Fakat bu demek değildir ki bunların yapılması imkansız! Bundan önce nasıl yapan insanlar olduysa her yeni gün vatandaşlığa ve Avustralya pasaportuna kavuşan yüzlerce insan vardır. Yalnız süreç gerçekten çokça dikkat edilecek husus barındırdığından takibi ve yönetimi en yetkin kişilere teslim edilmelidir. İşte bu bakımdan bir uzmanın yönlendirmesine ve süreç takibine güvenerek yola çıkmak En Başta Verilmesi Gereken İlk ve En Doğru Karar’dır. Bu sayede yapılması gerekenler en doğru kişilerce yerine getirebilir ve sizi olumlu sonuca ulaştırabilir.
Avustralya'ya göç, sadece yeni bir ülkeye değil, aynı zamanda yeni bir yaşam tarzına ve kültüre adım atmak anlamına gelir. Bu ülkede herkese sunulan fırsatlar, birçok açıdan tatmin edici bir yaşam sağlayabilir. Tüm bunlara, talep eden herkesin erişebildiği ve ülkede huzurla vakit geçirdiği günler hepimizin olsun. Avustralya dileyen ve isteyen hiçkimse için bir Hayal olarak kalmasın. Saygılarımla.
Av. Çetin Tuğberk Gürcan